Şu an tek öfke duyduğu kişi, kendisiydi. Bu adam artık onu yoruyordu. En tahammül edemediği nokta ise zihninin içine kadar yerleşmeyi başarıp, orada kral tahtına oturmasıydı. Artık kişiliğini, gerçekte ne istediğini, hangi kabuğu üzerinden atması gerektiğini ve nasıl mutlu olabileceğini Atilla'dan dinler olmuştu. Peki, bu nereye kadar böyle devam edecekti? Bir insan nasıl olur da kendine bu kadar yabancı olabilirdi? Kaçmak, kurtulmak istiyordu; bu gerçeklik her geçen gün boğazına bir yumru gibi çöküyordu