Almanlara esir düşen Türkler, 1529'dan 1683'e uzanan Osmanlı-Alman savaşların görünmeyen yüzüydü aslında. Sultanların ve imparatorların büyük işlerinin arasında adları hiç anılmıyordu. Diline ve dinine alışık olmadıkları sahiplerinin himayesinde bazen büyük çiftliklerin ücretsiz işçisi, bazen azıksız bir çoban ve bazen de görkemli konakların uzun bıyıklı hizmetkârlarlydılar. Esaretten kurtulma ümitlerini uzak ufuklarda belirecek Osmanlı sancaklarına bağlamışlardı. Ne var ki Osmanlı askerleri, yaydıkları Türk korkusu kadar hızlı değillerdi. Anavatandan o kadar uzaktılar ki özgür olduklarında bile dönüş yoluna çıkmaya cesaretleri kalmıyordu.
Elinizdeki kitap 16. ve 17. yüzyıllarda Almanlara esir düşen Türklerin esaret hayatlarını, yaşam mücadelelerini, din yolunda çektikleri çileleri ve nihayet din değiştirmeye kadar uzanan fırtınalı hayatlarını ele alıyor. Böylece tarihin karanlık sayfalarında kalan "Acı Vatan" hikayesine uzun bir yolculuk yapıyor.