Eski Mezopotamya ve Anadolu'da yaşamış olan toplumların büyünün gücüne ve etkisine olan inançları, söz konusu toplumlara ait çivi yazılı metinlerden ve arkeolojik verilerden anlaşılmaktadır. İnsana dair her şeyi kapsayan büyü, çoğunlukla doğumdan ölüme kadar olan yaşamın her safhasında kendisinden yardım beklenilen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak çıkar amacı taşıyan büyü, avlanma, düşmanı yenme, çocuk sahibi olma, mal çoğaltma, hastalıklardan kurtulma, tabii olayları kontrol etme, korkuyla başa çıkma, ifritlerle mücadele gibi amaçlarla yapılmıştır. Hatta bu toplumlar "kara büyü" adını verdikleri kötü büyünün etkisinden korunmak için "ak büyü" adını verdikleri yeni büyüsel metotlar da geliştirip uygulamışlardır. Çalışmamızda da görüleceği gibi, Mezopotamya'da büyünün ortaya çıkmasından sorumlu tutulanlar, insanlarla birlikte tanrıların temsilcisi olduğu düşünülen ifritlerdir. Günlük hayatın birçok alanında karşımıza çıkan büyünün yeryüzündeki herhangi bir boşluktan ortaya çıkan bu ifritlerle tanrıların gazabını insanlara taşıdıklarına inanılmıştır. Bu noktada Mezopotamyalılar'ın büyüye bakış açısı ile Anadolu'daki toplumların büyüye bakış açısı birbirinden ayrılmaktadır. Hastalıkların insana verilme nedenini geçmişte yapılan kötülükler olarak gören Mezopotamya insanı hastalıklardan kurtulmak için de büyüyü kullanmıştır. Anadolu insanı ise büyünün insan eliyle yapıldığına inanmıştır. Bu temel ayrım, büyüyü def etme çabalarındaki farklı uygulama yöntemlerine de yansımıştır. Bununla birlikte büyü yapmak ya da yaptırmak, hem Eski Mezopotamya hem de Anadolu'da yaşamış toplumlarda hiçbir zaman iyi karşılanmamıştır. Çıkarılan birçok kanun maddesi ile iki uygarlıkta da büyü yapanların cezalandırıldığı görülmektedir.