Pırıl Erler, her şiirinde bir öykü anlatıyor sanki ama bu öyküler eyleme değil, imgeye dayanıyor. Anlatı olanaklarının birçoğundan yararlanıyor ama asla anlatımcılığa düşmüyor, yaşamı damıtıp ruhumuza şiir olarak akıyor. Pırıl Erler, şiir serüvenine tanık olduğum bir ozan. Sözcük seçimindeki, öz-biçim ve biçem uyumu konusundaki titizliğini, kendine ve şiire verdiği emeği biliyorum. Okudukça bazen kendi rüyalarınıza, kimselere açamadığınız gizli yanlarınıza seslendiğini, bazen haykırmak isteyip de haykıramadıklarınızı dile getirdiğini, bazen sizin geçmişinize indiğini ve sizi o geçmişten an'a taşıdığını ve farkında olmadan ozana eşlik ettiğinizi göreceksiniz çünkü Pırıl Erler, insan sıcaklığını imgesel içtenliğe dönüştürüyor.
Engin Taş
Öğrencilik yıllarında şiir ve beste yarışmalarında birincilikleri olan Pırıl Erler, yaşamını şiirle bütünlemiş bir ozan. Gelenekten, bilinen biçimsel yapıdan yararlanmayı değil, denenmemişi, yeniyi önceliyor. Yazılanları çoğaltan genç kuşakların aksine kendi şiir sesini bulmayı yeğliyor. "Sonsuzluğa son yazıyorum" diyen ozan, şiirini sözcüklerin doğal anlamlarına değil, o sözcüklerin çağrışım güçlerine dayandırıyor. Duygusallıktan uzak, psikolojik derinliklerin çarpıcı sorgulamaları en belirgin izlek. Toplumsal duyarlığın değil, bireysel çırpınışların şiiri. Yepyeni, içten, derinlikli bu şiirler, mutlaka okunmalı, değerlendirilmeli.
Bahri Karaduman