Artık adımı sorma her an değişiyor
Peşimden gelme ben de kayboldum
Esrâr-ı Aşk kitabı yaşadığımız evrende her an varoluşun merkezi olan kalbe din, dil, ırk içermeyen mucizevi ve gizemli bir aşk yolculuğudur.
Bir gece yarısı Konstantiniyye'nin sisli sokaklarında materyal âlemin girdaplarındaki çıkmazlarda dolaşan Savcı sıradan bir selamlaşma ile birden kendini rüyada rüyete, rüyette aşk ruletine giren adamlarla kozmik gayb âleminin en uç noktasında bulmuştur...
Simurg ve yedi kuşun kırk mektubu, kırk elde, kırk lisanda, tercüme edilip Savcı'ya verilmiş. Savcı da Esrâr-ı Aşk kitabını yazmıştır.
Kâtiplerin kalemlerindeki cızırtılarının uçuşmaları kozmik perdeyi dalgalandırıp Himalayos'un Lhotse zirvesinde Kırklar meclisinde Süleyman'ın dürülmüş tozlu aşk defterine onay gelip Konstantiniyye'nin semâlarından Esrâr-ı Aşk kitabının sayfalarına dökülmüştür.
Süleyman'dan Belkıs'a bir mektup gelmiş bir yüzü kuş lehçesindeymiş. Bunu Hüdhüd değil sadece Anka tercüme edebilirmiş.
Esrâr-ı Aşk... Konstantiniyye Tımarhanesi... Savcı 7. Beyit...