Bu kitabın fizik çevrelerinden olumlu bir tepki alacağını sanmıyorum, çünkü yerleşik inançların kırılması zordur. Fizikçilerin çoğu Büyük Patlama ve Görellik gibi kuramları pek sorgulama gereği duymadığından, bu kuramlar artık yerleşik inançlar durumuna gelmiştir. Fizik alanında bu kuramların doğru olduğuna o kadar büyük bir inanç vardır ki, Evren'deki tüm olgular ve olaylar neredeyse yalnızca bu kuramlara dayanarak açıklanmaya çalışılır.
Belçikalı Cizvit papaz ve fizikçi Georges Lemaître'in 1927 yılında öne sürdüğü, Evren'in aşırı sıcak ve çok yoğun olan küçücük bir benekten genişleyerek oluştuğunu savunan İlkel Atom Hipotezi (yaygın adıyla "Büyük Patlama Kuramı") aslında bilimsel bir kuram değil, bilimi Tevrat – İncil inancına uydurmaya çalışan bir bilim kurgu senaryosudur. Albert Enstein'ın Georges Lemaître'den esinlenerek 1930 yılında öne sür9
düğü İlkel Atom Hipotezi'ne çok benzeyen, ancak sürekli "büyük patlamalar" ve "büyük çöküşler" içeren Salınımlı Evren Kuramı da öyle.
Bugün fizikçiler ve gökbilimciler arasında Evren'in oluşumuyla ilgili en çok savunulan kuram, Büyük Patlama Kuramı'dır. İkinci sırada da Salınımlı Evren Kuramı gelir. Albert Einstein'ın Görelilik Kuramı ise, fizikçiler arasında sanki doğruluğunun sorgulanması bile anlamsız olan bir kuram durumuna dönüşmüştür. Bu kuramları sınayan deneylerin çoğu, yanlışlığını değil, doğruluğunu kanıtlamak amacıyla yapılmaktadır. Günümüzde Lemaître'in ve Einstein'ın kuramlarını onaylamayan bir fizikçi ya da gökbilimci, bilim çevrelerinde önemli bir yer edinemez ve bu kuramları onaylamadan Evren'i açıklamaya çalışan bir bilim adamının görüşleri pek önemsenmez. Çünkü bu kuramlara karşı çıkmak, neredeyse bilime karşı çıkmakla eş anlam kazanmıştır. Evren'i başka türlü açıklamaya çalışan bilim adamları bile, oluşturdukları kuramların bir köşesine Lemaître ile Einstein'ın kuramlarını sıkıştırmak zorundadır.