"Muhafız, kapıyı aç!" dedi.
Muhafız kapıyı açtı. İçeriye uzun boylu, uzun beyaz saçları olan, uzun beyaz elbise içerisinde genç bir kadın girdi.
"Kraliçem, sizi görmek için senelerce bekledim. Kraliçemi nihayet görme şerefine ulaştım."
Belkıs kadını ilk kez görüyordu.
"Beni tanıyor musun?"
"Sizi bütün milletler tanır kraliçem." diyerek kafasını saygıyla eğdi.
Muhafızlar, hizmetçiler, medyumlar şaşkındı. Çünkü kraliçe kendi kendine konuşuyordu. Yardımcısı olan başmedyum:
"Kraliçem iyi misiniz? Kimle konuşuyorsunuz?" diye sordu.
"Onunla." dedi Belkıs. Parmağıyla kapıya doğru işaret etti.
"Kraliçem orada kimse yok. Rüya görmüş olmalısınız."
Belkıs tahtından kalktı. Mavi uzun elbisesi yere sürünerek ilerledi. Kapıya doğru yaklaştı.
"Rüyada mıyım?" diye sordu.
Beyazlar içerisindeki kadın:
"Hayır kraliçem. Ben ruhlar diyarından geliyorum. Bizi sadece siz görebilirsiniz." dedi.