2034'te yapılan ve adı Kıyamet Savaş'ı olarak bilinen nükleer savaş tüm dünyayı kasıp kavurmuştur. İnsanlar hiç uyanmayacakları bir kâbusa girmiş ve buldukları kanalizasyon, mağara, yer altı sığınaklarında yaşam mücadelesi vermeye başlayarak nükleer süprüntünün etkisinden kendilerini bir miktar da olsa korumaya çalışacaklardır. Geriye kalan bu insanların tek umudu ise Dünya yörüngesine yakın bir yerde inşa edilen Pallas Uzay İstasyonu'ndan gelecek bir takım yardımlardır. Ancak bu istasyondaki yöneticilerin ise tek bir amacı vardır, o da kendilerine tehdit olarak algıladıkları Dünya insanlığını son teknolojileriyle yaşayan birer ölü hâline getirmek. Bu plan Pallas için sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Tüm olumsuz gelişmelere rağmen atalarından gelen ruh ve bilimden aldığı güç ile bu bir avuç Türk, kendini büyük bir savaşın ortasında bulacaktır. Duygu ve düşüncelerin kontrol altında tutulduğu 2071 yılında Türk milletinin yeniden devlet kurması mümkün olacak mıydı? Yoksa tarih yeniden tekerrür mü edecekti? Teknolojinin sağladığı gücün kötülerin eline geçince nasıl bir silaha dönüştüğünü konu edinen bu roman gelecek neslimizin belki de bir iç yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Geçmiş ile geleceği aynı düzlemde gören tarzı ve bilim kurgu tadıyla siz değerli okuyucuların beğenisine sunulmuştur.
Geçmiş, tarihin en tozlu raflarındaki yerini çoktan aldı. Geleceği yazmak ise sizin ellerinizde... Geleceği yazmaya hazır mısınız?