Evrenimizin yürüyüş hali olarak tarihi bilmek aynı zamanda "kendini bil"mektir. Kendimizi bildiğimiz oranda, içinde soluk aldığımız evrenin muhteşem işleyişine eşlik edebilir ve onunla bütünleşebiliriz. Ama ne yazık ki yeryüzünde hâlâ tam olarak çözümlenemeyen insan türü, kendisinin geliştirmiş olduğu "medeniyet" süreciyle beraber doğa ile olan ahengini bozuma uğratmıştır. Tarihin bu anından itibaren insanlığın kendiyle olan sorunları giderek artmış ve günümüze değin büyüyerek gelmiştir. Bir kriz halini yaşayan insanlığın bu krizden çıkış yolu, elbette ki onun kendini bilme eylemi düzeyiyle bağlantılıdır. Bu çalışma bu eylemle ilgili olarak tarih alanının evrensel yüzüne dokunabilme temelinde kendini dayatmış ve ortaya çıkmıştır. Elbette ki çalışmanın kimi konuları belirli eksiklikler ya da daralmalar taşıyor olabilir; bunu okuyucunun takdirine bırakmak yanında, "varlığın gelişim aşamasında karşılaştığı olasılıklarla (eksiklikler, duraksamalar, ilerlemeler) yüklü yürüyüşü"nü kendi doğallığı içinde görmek daha doğru olacaktır.