Görünen o ki, içinde bulunulan çağın sosyolojisini kuram ve öğretilerin kurumsallığıyla tanımak pek olası değil. Olsa olsa onu bize: Kavrayıcı, yalın ve içten dokunuşuyla romanlar ya da hikâyeler anlatır. Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal Sokağı da öyledir, Peyami Safa'nın Fatih – Harbiye'si, Ömer Seyfettin'in Diyet'i de.
Fırsat bulur da Evrim ile Mümin'i okumaya yolunuz düşerse soluk soluğa bir yolculuğa çıkılacak fakat bu yolculukta bir yorgunluğunuz olmayacak. Dahası: İçi dışı bir özenine alışıp, yüreğinize değen sıcaklığını duyurunca da ara ara kapısını çalıp hal hatır soran yakınlığınız kendini unutturmayacak.