Kendi sözleri gelmiş aklına bir an. Yutkunmuş. "Hayat bir şey söylemek istiyor mutlaka bana, yoksa, ne ben yakınım bu yere yurda, ne de bir bülbülün sesi çıkar gider o kadar uzağa" diye düşünmüş. Tam da bu sırada, bülbül dile gelmiş:
"Hoş gör insanoğlu, şuâlemdeki her şeyi hoş gör… Yoksa hoş gelmişliğimizle hoş gitmişliğimizin arasında geçen zaman, bir dünya vaktidir. Benim anlattığım gönül hikâyesi ananın canını yaksa da sen daha toysun, aşka düştüğünde ancak olgun olursun! Anlamanı değil dinlemeni bekliyorum. Cennet ananın ayakları altındaysa da babanın duasındadır… Var git sen bunu düşün…" demiş, pırrrrrr uçup gidivermiş.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım su kaplumbağalarının yumurta bıraktığı sahillere. Kimimiz şişeleri toplasın, kimimiz kâğıtları. Sonra başka bir masal için tertemiz bir dünyaya kapı açalım. Gökten elma düşüren düşürene… Biri masal kızlarına, biri ne peri ne prens olamayan yağız delikanlılara… Birini de yıkadım soydum masalsız uyumayan çocuklara bağışladım…