İbn Sina'dan (ö. 428/1037) sonra pek çok düşünce geleneği bu filozofun felsefi mirasıyla bir şekilde ilişkiye geçmek durumunda kalmıştır. Bu noktada bir mütekellim olarak Fahreddin Razi (ö. 606/1120) ve onun İbn Sina felsefesiyle ilgili çalışmalarının ayrı bir yeri vardır. Razi'nin, eserlerinde kullandığı kendine özgü tasnifi, meseleleri ele alış tarzı ve ulaştığı sonuçlar ile farklı entellektüel disiplinler arasında yer alan er-Risaletü'ş-Şemsiyye ve Hikmetü'l-ayn'ın müellifi Necmeddin Katibi (ö. 675/1277) gelmektedir.
Katibi'nin ilmi kişiliğini tanıtmaya ve metafiziğe dair görüşlerini, miras aldığı enetellektüel gelenekle mukayeseli bir şekilde ortaya koymayı hedefleyen bu çalışma, İbn Sina'dan Razi'ye ve oradan Osmanlı'ya uzanan nazari düşüncenin serüvenine, Katibi bağlamında ışık tutmaktadır.