Modern dönemde oryantalist bakış açısının ve modernitenin etkisiyle geleneksel dinî formlara karşı septik ve eleştirel yaklaşımlar baş göstermiştir. Yeni bir söylemde bulunmanın revaçta olduğu günümüzde, asırlarca İslâm'ın sabiteleri kabul edilen birtakım hükümler ve değerler sorgulanır olmuş; adeta sabiteleri ve değişkenleri yeniden şekillendirme çabası içine girilmiştir. Tüm bu çabalar da İslâmî ilimlerdeki modern metodolojik problemleri, dinî ve fikrî savrulmaları beraberinde getirmiştir. Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın kelamı olduğunda Müslümanlar arasında hiçbir tereddüt ve ihtilaf söz konusu değilken, Kur'an'ın lafzının, hatta birçok ayetin lafız ve manasının Hz. Peygamber'e ait olduğunun iddia edilmesi moderniteyle birlikte metodolojik problemin ve savrulmanın hangi boyuta geldiğinin müşahhas bir örneğidir. Hâlbuki delaletinde zannîlik söz konusu olsa da Kur'an'ın sübutu tamamen katʽîdir. Kur'an'ın yanı sıra sünnet verilerinden de sübutu katʽî olanlar vardır ve bunlar mütevâtir sünnet kapsamında değerlendirilir. İslâm'ın birçok evrensel hükmü mütevâtir sünnetle sabittir. Kur'an'ın sübutunun mütevâtir tariki ile olduğu dikkate alınırsa mütevâtir sünnet olgusunun önemi somut hale gelir. Bu önemine rağmen mütevâtir sünnet konusunda da zihinlerin günümüzde net olmadığı görülmektedir. Zira; ya mütevâtir sünnetin mantığı tam olarak kavranamamış veya topyekûn bütün sünnet verilerinin zannî olduğu iddia edilerek sünnetin delil değeri üzerinde şüpheler oluşturulmuş ya da mütevâtirin dindeki yeri göz ardı edilerek mütevâtir sünnetle sabit olan dinî hükümler tartışmaya açılmıştır. Bu nedenle mütevâtir sünnet, üzerinde akademik düzeyde çalışmayı hak eden bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Elinizdeki bu kitap, bu alanda var olan bir boşluğu doldurmak üzere kaleme alınmıştır.