Hayat, insan türü için insanlaşma sürecidir. Beşer olarak geldiğimiz bu dünyadan; insan olarak gitmek, yaratılış gayemiz olmalıdır. Hiç kimse anasından kötü olarak doğmaz. Kötülük yaşam içinde kabul edilen bir sıfattır. Onun için insan, yaratılış olarak temizdir. Kirlenme olan kötülük, yaşam içinde doğrunun saptırılmasından oluşan, insan hayatını zorlaştıran davranışlar bütünüdür.
Kimliklerimiz, ahirete taşıyamadığımız sıfatlarımızdır. Dünyada öğündüğümüz veya yerildiğimiz bu tanımlamalar, irademizin içinde veya dışında olabilir. Hepimizin hayat boyu peşinde koştuğumuz bu kimlikler, ahirette bizim için bir şey ifade etmeyecektir. Bu dünyadan ahiret yolcuğuna çıkarken can bedenden ayrıldığında, arkamızdan seslenen "er kişi veya hatun kişi niyetine!" denen tek bir kimlik kalır ki, o da gömülünce kimliksiz ölü olur.
Bunun nedeni ise ahirette kişiliğimizden sorgulanmamızdır. Dünyada da bizi biz yapan bu hakikat, insanın kendisini bilmesine dayalı yaşam oluşturması yani ömrünü aşan bir amacı olması ile ilgilidir. İnsanı Rabbini bilmeye de götüren bu çaba, doğru bilgi içeren akletmeyle gerçekleşebilir. Çocukken ailemiz ve çevremiz tarafından, elimizde olmayan şekillenmemiz yani kişiliğimiz, bizlerin anlama içeren gayretlerimizle, hesap verebilir bir şahsiyete dönüşebilir.