Birleşmiş Milletler, sürdürülebilir kalkınmayı, "bugünün ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma süreci" olarak tanımlamaktadır. Fakat uzun zamandır gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden büyük ödünler vermekteyiz. Çevreyi ön plana almayan, salt ekonomik büyüme odaklı üretim anlayışının sonuçlarını ağır bir şekilde ödemeye başladık bile.
2020 yılı başında insanlık kendini büyük bir sağlık krizinin içinde buldu. Salgının 2020'de insani gelişme üzerinde oldukça önemli sonuçları oldu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın 1990'da İnsani Gelişme Raporu'nu başlatmasından bu yana ilk kez 2020'de, insani gelişme endeksi düştü ve son otuz yılda elde edilen bazı kazanımlar önemli ölçüde aşındı. İnsani Gelişme Endeksi'nde salgının neden olduğu düşüş, büyük ölçüde endeksin temel bileşenleri olan sağlık, eğitim ve gelir üzerindeki olumsuz etkilerden kaynaklanmaktadır. 2020 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'na göre Covid-19'un özellikle Amaç 1- Yoksulluğa son, Amaç 2- Açlığa son, Amaç 3- Sağlık ve kaliteli yaşam, Amaç 8- İnsan onuruna yakışır iş ve ekonomik büyüme ve Amaç 10- Eşitsizliklerin azaltılması üzerinde son derece olumsuz etkileri olmuştur.
2,7 milyondan fazla insan, Covid-19 ile ilişkili sağlık sorunlarından hayatını kaybetti. Virüsün yayılmasını engellemek için okulların kapatılması nedeniyle eğitimin kalitesi düştü. Özellikle az gelişmiş ülkelerde okula gidemeyen çocuklar, temel besin maddelerinden mahrum kaldılar. Dahası, salgının bir sonucu olarak dünya, 1929 Büyük Buhranı'ndan bu yana küresel ölçekte en geniş üretim daralmasını yaşadı. Salgın, gelir grupları arasındaki fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirdi.
Günümüzde insanlık, tüm dünyayı etkisi altına alan üç önemli dalganın etkisi altındadır: Birinci dalga, içinde bulunduğumuz sağlık krizi, onun arkasında bizleri bekleyen ekonomik durgunluk ve onun da arkasında en büyük sorunu teşkil eden iklim krizi. Yaşanılan bu çok boyutlu krizin en büyük sebeplerinden biri, çevreyi ön plana almayan ekonomik büyüme odaklı doğrusal üretim ve tüketim anlayışımızdır.
Tüm bu süreç2015 yılında kabul edilen ve 2016 yılında uygulamaya konulan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın (SKA) önemini gözler önüne sermiştir. Yaşanan bölgesel ve küresel ölçekli krizlerin sıklığının artmasıyla birlikte ülkeler, kapsayıcı kalkınma, sürdürülebilir kalkınma, yeşil toparlanma, yeşil düzen ve döngüsel ekonomiye yönelik politika uygulamalarını hızlandırmışlardır. Yeşil ekonomik dönüşüm olarak adlandırabileceğimiz bu süreç, birçok ülkenin en önemli gündem maddesi hâline gelmiştir. Özellikle Avrupa Birliği, 2019 yılında kamuoyuna açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile yeni bir küresel büyüme ve kalkınma stratejisinin de başlangıcını yapmıştır.
Bu çerçevede kalkınma iktisadı alanında çalışan bir grup akademisyen ve uzman ile bir araya gelerek evrensel bir çağrı niteliğinde olan SKA'lara yönelik bir katkı vermek istedik. Çalışmaya 19 kurumdan 34 araştırmacı katıldı. Çalışmada, her bölümde SKA'lar farklı açılardan ele alındı. Kitapta bir bütünlük elde edebilmek amacıyla SKA ve hedefleri, araştırmacılar tarafından tek tek tanıtıldı ve bu hedeflere ilişkin tablolar konuyla ilgili resmî internet sitelerinden elde edildi.