1969'da tanıştığı Gilles Deleuze ile birlikte yazdıkları Kapitalizm ve Şizofreni'nin tartışmasız etkisi hâlâ sürerken, Félix Guattari'nin kendi özgün çalışmasına bir bakış bize ne sunabilir? Ali Akay, Guattari'nin kendi yöntem-kavramlarının dinamik oluşumunu gözler önüne serdiği bu derslerde, öznelliği onun düşüncesinin merkezi problemi olarak ele almayı öneriyor.
Guattari'nin kişiliğinin birbiriyle çeliştiği, en iyi durumda birbirinden apayrı olduğu düşünülen militan, terapist ve felsefeci yönleri, aslında bu problem etrafında bütünleşmiştir. Tam da bu yüzden Guattari, erken dönem yazılarından Deleuze'le ortak çalışmalarına kadar, şu soruyu sormaktan hiç vazgeçmeyecektir: İsyanı ve yaşamı bürokratikleştirmek yerine, alttan gelen gerçek bir dönüşümü nasıl arzulayabiliriz? Olaya nasıl layık olabiliriz? Bir toplumsal dönüşüme, nedenleri ve sonuçlarını değerlendirmekle yetinmek yerine, yeni öznellik alanları yaratarak nasıl cevap verebiliriz? Guattari'nin düşüncesinin çağdaşlığından hiçbir şey yitirmemesi, 68'in öncesinden bile günümüze seslenebilmesinin arkasında, öznelliğin yaratıcı kuvvetlerine duyduğu bu inanç yatıyor. Yaşam gibi, Guattari'nin öznellik düşüncesi de gücünü farkı olumlamasından alıyor.