Ölüm, inkâr edilmez bir hakikattir. Bu hakikatin varlığına rağmen insanların çoğu, ölüm hadisesini düşünmeyi pek istemezler, ölüm üzerinde fazla durmazlar. İnsanın, dünyaya gelmesinde hiçbir iradesi olmadığı gibi ölümünün zamanı ve yeri hakkında da hiçbir müdahalesi ve fikri bulunmamaktadır.
İnsanlar, tarih boyunca bu meşguliyetten kurtulmak için ilahî dinlerin öğretisine de sığınarak çareler bulmaya çalışmıştır. İslam düşünce tarihinde insan bedenine hayat veren nefis (ruh) ve onun varlığı ile mahiyeti hakkındaki bilgiler çokça tartışılan konulardan biri olmuştur. Ahiret hayatı ise İslâm felsefesi tarihinde özellikle tehâfüt geleneği içinde ele alınıp düşünürlerin birbirlerini ciddi manada itham ettikleri konuların başında gelmektedir.
Bu çalışmada; İslâm düşünce sisteminin en temel inanç ilkelerinden biri olan nefs ve ahiret hayatı (yeniden diriliş) hakkındaki İbn Sînâ ile onun düşüncelerini hareket noktası kabul eden Gazzâlî, İbn Rüşd, Hocazâde ve Ali Tûsî'nin görüşleri çerçevesinde ortaya koyulmaya çalışılmıştır.