Yaşadığımız dünyada ve toplumda ötekileştirme, dışlama, cinsiyetçilik vb. insan hakları ihlallerinin yanında yadsınamaz derecede çatışmacı durumların yaşandığı dikkat çekmektedir. Bunun gibi temel insani sorunlar, bireylerin aldığı eğitimin mahiyetinin ele alınarak tartışılması gerektiğine işaret etmektedir.
Bu kitapta söz konusu sorunlar felsefi bağlamda analiz edilerek, bazı çözüm önerilerinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu çerçevede öncelikle özcü, kültürcü, ezberci ve meslek odaklı eğitim anlayışları göz önüne serilmeye çalışılmaktadır. İkinci adımda ise mezkûr eğitim anlayışları yerine niçin insan odaklı, analitik, eleştirel ve yaratıcı bir eğitim anlayışının tercih edilmesi gerektiğinin üzerinde durulmaktadır. Bu bağlamda okullardaki mevcut eğitim anlayışı ile ders müfredatlarının insani anlamda yeniden yapılandırılmasında felsefenin sağlayabileceği yöntem ve bilginin önemi serimlenmektedir. Çalışma içinde ayrıca bireylerde insan hakları ve barış bilincinin gelişmesi bakımından etik değerlerin niçin önemsenmesi gerektiği irdelenmektedir. Bununla birlikte bireylerin iyi mühendis, doktor, öğretmen vb. olmadan önce niçin iyi bir insan olmalarının hedeflenmesi gerektiği tartışılmaktadır. Böylelikle farklılıkların ötekileştirilmediği ortak bir yaşama kültürünün nasıl inşa edilebileceği göz önüne serilmeye çalışılmaktadır.
Kitap biçimsel olarak iki temel bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde insan hakları eğitiminin önemi ve okullarda haklarla ilgili bilincin geliştirilmesi hususu ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise barış eğitimi konusu ve insan hayatındaki önemi tahlil edilmektedir. Aynı zamanda insan hakları ile barış arasındaki vazgeçilmez ilişkinin mahiyeti aydınlatılmaya çalışılmaktadır.