Feminist Felsefe başlığının cüretkâr olduğunun farkındayım. "Felsefe"ye böyle bir ön adın eklenmesi başka herhangi bir ön adın sınırlayıcılığının aksine ona hakiki anlamda kapsayıcı bir statü kazandırma maksadı taşımaktadır. Olympe de Gouges, Mary Wollstonecraft ve özellikle Simone de Beauvoir'dan beri feminist teorisyenlerin ortaya çıkardığı hakikat, felsefenin iddia edilenin aksine genel ya da evrensel kavramlar aracılığıyla düşünmemiş olmasıdır. Her sözde-evrensel kavram ya da sav kasıtlı ya da kasıtsız biçimde içermeyi başaramadığı ya da tikeldeki genellemeden kaçan sonsuzluğun zorunlu bir sonucu olarak dışladığı unsurlarla karşı karşıya kalır. Önce feminist aktivistlerin sonra teorisyenlerin bize gösterdiği şey başta "insan" kavrayışı olmak üzere felsefedeki bu evrensellik iddiasının sahteliğidir işte. Bugüne dek felsefenin biricik aracı olan "akıl"; cinsiyete, bedene, yaşama kör hatta kendi aracılığıyla içselleştirilmiş ve sistemleştirilmiş ayrımcılığa kör "akıl", bu unsurlara karşı duyarlı hale gelmek zorundadır. Belki o gün sadece "felsefe" demek yeterli olacaktır