Ülkemizde olduğu gibi dünyanın dört bir yanında da kadınlara yönelik tarihsel ayrımcılık ve şiddet çeşitli boyutlarıyla hız kesmeden devam ederken feminizme duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artıyor. Nikki van der Gaag, bu yakıcı ihtiyacın nedenlerini feminizmin anlamına, tarihine, karşılaştığı güçlüklere ve kuramın kendi içindeki farklılıklarına da değinerek, sarih bir biçimde özetliyor.
Gündelik hayat, sosyal ilişkiler, toplumsal roller ya da iş yaşamı... Söz konusu mekân ya da konum ne olursa olsun kadınların hayatlarını değiştirmelerinin şart ve mümkün olduğunu belirterek, hem zorluklara hem de ilham verici değişim hikâyelerine kulak kabartıyor ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçlarını çarpıcı istatistiklerle ortaya koyarak şiddetten sakatlığa, iş dünyasındaki erkek merkezlilikten sanal zorbalığa, pek çok temel ve güncel meseleyi gerçek yaşamdan örneklerle ortaya seriyor.
Kadınların dünyanın farklı yerlerinde olsalar da ortak sorunlarına nasıl çözümler bulduğunu aktararak deneyim yoldaşlığı kurmayı da amaçlayan bir başvuru kitabı.