Ufkumuzu genişleten, hayatta önümüzü açan, bizi özgürleştiren bir şey neden angarya olsun ki? Hayır, bu dünyada kurtuluşa benzer bir şey varsa o da zihinsel çalışmadır.
Feniçka, kadınların üniversite eğitimine kabul edilmeye başlandığı 19. yüzyılın sonlarında eğitim almak için Avrupa'ya giden, özgür düşünceli genç bir kadındır. Max Werner ise, eğitimli ve entelektüel açıdan erkeklerle eşit olduklarını düşünen kadınlardan hazzetmeyen genç bir psikologdur. İkili arasında, yakınlığın damgasını vurduğu ancak yine de geleneksel kadın ve erkek rollerinin kurallarıyla çatışan alışılmadık bir ilişki gelişir.
Erken modernizmin en farklı ve öncü kadın entelektüellerinden biri olan Andreas-Salomé'nin 1898 tarihli Feniçka'sı, kendi yaşamını ve duygularını tanımlayan, böylece özgürleşmiş kadın varoluşunun yeni bir biçimini yansıtan dinamik bir kadın kahraman sunuyor.