Lou Andreas-Salomé modern anlamda "feminist" olarak tarif edilemesede, bağımsız ve özgürlükçü yaşamıyla kuşaklar boyu feministler içinbir rol model oldu. Nietzsche, Rilke ve Freud gibi önemli şahsiyetlerlekurduğu dostluklarla ve onlar üzerindeki etkisiyle gündeme geldi.Avrupa üniversitelerinde öğrenim gören ilk kadınlardan biri olarak,erkeklerle ilişkileri çağının kadınlarına göre farklı bir seyir izlemişti.
Feniçka, Andreas-Salomé'nin Alman oyun yazarı Franz Wedekind'leyaşadığı, daha sonra Alban Berg'in Lulu adlı operasının librettosunada konu olan bir deneyime dayanır. Geleneksel cinsiyetler arasıilişkileri pek umursamayan, İsviçre'de doktorasını yapmış Moskovalı birkadının bir erkek psikoloğun gözünden anlatılan hikâyesidir. Anlatıcıyapıtın akışı içinde Feniçka'yla dostluğunu ilerletirken, kadınlarıher daim belli şablonlar içinde; ya erkek avcıları ya da salt zihinselkapasiteleriyle öne çıkan cinsiyetsiz varlıklar olarak değerlendirmektenvazgeçip, insan olarak görmeyi öğrenir.