20. yüzyıl Çağdaş İran Edebiyatı'nın önemli şairlerinden Fereydün-i Muşiri, 30 Şehriver 1305 hş./22 Eylül 1926'da Tahran'da dünyaya gelmiştir. Edebiyatla iç içe bir ailede büyüyen Fereydün-i Muşiri, okuma yazmayı öğrendikten sonra İran edebiyatının en ünlü simaları arasında yer alan Hafız-i Şirazi, Sa'di-yi Şirazi, Nizami-yi Gencevi ve Firdevsi gibi şairlerin eserlerini okumaya başlamıştır. Şiir yazmaya gençlik yıllarında yaklaşık on beş yaşındayken başlayan Muşiri, şiirlerini Şahname okuyan babasından etkilenerek yazmıştır. On yedi yaşındayken PTT'de işe başlamıştır ve otuz üç yaşına kadar bu işte çalışmış; basın danışmanlığı, gazetecilik, daire müdürlüğü, edebiyat uzmanlığı gibi çeşitli görevlerde yer almıştır.
Şiirlerinde çok geniş kitlelerin duygularına tercüman olması nedeniyle eserleri her dönemde halk tarafından büyük ilgi görmüştür. Bu özelliğinden dolayı İran'da halk şairi, sokak şairi olarak tanınan şair şiirlerinde daha çok Farsça kelimeler kullanmaya dikkat etmiş, Arapça kelimelerden kaçınmıştır.
Terk edilmiş ya da az kullanılan lafızları ve vezinleri kullanmaktan kaçınan Fereydün-i Muşiri, düşüncelerini samimiyetle ve gerçeklerden yola çıkarak mısralara aktarmaya çalışmıştır. Daha çok gençlere yönelik şiirler yazmıştır. Özellikle Küçe (Sokak) adlı şiiri, aşk şiirleri arasında en güzel şiirlerden biri kabul edilir. Şiirinde sosyal konulara yer vermesinin yanında lirik şiirler de eserlerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Muşiri, şiirlerini Nima tarzı şiirin ilkelerine dayanarak yazmaya çalışmıştır. Diğer yenilikçi şairlerden farklı olarak İran şiir geleneğinin söyleyiş biçimini klasik kalıpların içerisinde devam ettirmektedir. Muşiri'nin yeri geldiğinde gazel formuna yaklaşan, yeri geldiğinde de rubaiye ya da klasik söyleyişe yaslanan şiirleri vardır. Onun şiirlerinde konular, kavramlar, bakış açıları değiştiği halde değişmeyen tek şey; eserlerindeki lirizm, romantizm, hüzün ve duygu yoğunluğudur.