"İnsan, istemediği halde yaşamak zorunda kalıp, yaşamamış olmayı dilediği nice acı hatıralarını, bazen kendisinin dahi bulmak istemediği kuytu yerlerde saklar.
Bu, kimi zaman ruhunun en ücra derinliklerindeki karanlık zindanlardır; kimi zaman mürekkebine gözyaşlarının karıştığı mektuplar veya bir hatırattır. Kimi zamanda, Şam keteninden sararmış kalın perdeli, uzun zamandır hayata kapalı olan pencerelerin ardındaki kasvetli odalarıyla, yalnızlığa hıçkırıkların katık edildiği bir konaktır.
Kaderin yolumuza güller mi; yoksa tümsekler ya da dipsiz kuyular mı serpeceğini bilmeden yürürken, yaşanan tarifsiz acılar asla kaybolmazlar. Üzerinden yıllar; hatta asırlar dahi geçse, kader bazen onları, böylesi acılar bir daha yaşanmasın diye masum ellerle tekrar ortaya çıkartıverir.
İskeçe'de başlayan, İstanbul'da yaşanan ve Ilgaz'da sona eren gizemli bir hayatın ibretlik hikâyesine tanıklık edecek, geçmişin ve bugünün iç içe geçmiş yaşamları arasında soluksuz seyahat edeceksiniz."