Fidanların Büyütülmediği Mevsim
1980 askeri darbesinin hemen sonrasındaki fırtınalı günler… Gözaltılar, ihbarlar, evbaskınları, korkunun her eve sindiği karanlık geceler. Tırnovalı Ailesi bu çalkantılı günlerde bir kabusun içine düşer. Oğulları Mehmet kaybolmuşturvekimseneredeolduğunubilmez. Çaresizce oğlunun peşine düşen baba İstanbul’u dört dönecek, bir yandan daralan zamana bir yandan da zalimliğe karşı mücadele edecektir. 80’lerin İstanbul sokakları nostalji yüklü. Bir babanın hikayesi mücadele dolu. Bir oğlun yaşamı ızdırap içinde. Bir annenin feryadı yürek parçalayıcı ve bir dostun ve fası ilham verici. 80’lerin Türkiye’sinde herkes kurban. Tankların paletleri insan bedenlerini ezip sürüklerken, umut, vefa, feryat ve dayanışma sesleri sessiz ve derinden İstanbul’u inletiyor. Baba olmak ne demek? Oğlunu aramak, tüm engellere karşın yorulmamak ve bırakmamak ne demek? Baba olmak fidanların büyütülmediği mevsimlerde bile ayakta kalmak demek. ‘‘Sadece beş dakika… Beş dakika dediğiniz bir ömrü bambaşka yerlere götürür. Beş dakika erken ya da beş dakika geç… O beş dakika bütün bir yaşam olur unutulmayan. Keşkeler, hep o beş dakikaların içine sığar.’’
Devamını Oku