Teknolojik olarak çağ atlayan bir dünyada gayrimeşru hayatın yayılması sebebiyle islam, İnsanların vicdanlarında zafiyete uğramış ve İslam fıkhını anlamayı ve tatbik etmeyi daha da zor bir hale getirmiştir.
Mahkemeler tarafından beşeri kanunlarla verilen bağlayıcı hükümler karşısında dini hükümlerin nasıl anlaşılıp hayata tatbik edilecegi, yine ticari konularda enva-i çeşit alışveriş, kiralama, şirket emsali akitlerin oluştuğu bir devirde Müslümanın nasıl bir ticari hayat yaşayacağı bir yana Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerif dönemi olan asr-ı saadetten uzak kalmanın verdiği ilm-i zayıflık her kalem tutanın istedigi fikri islam'a yamayabilmesine cesaret vermiştir.
Bu durum kimini Kur'an-ı Kerim'e tarihsel olarak yaklaşmaya ve çağın gereklerine göre Kur'an-ı Kerim'e uydurmaya sevk etmiş, kimini modern görüşleri benimseyebilmek için fıkıhtaki birçok esası görmezden gelmeye itmiştir. Halbuki fani olan bu alemde fıkıh, sadece ahiret hayatına karşı motive eden, korkumuzu giderip dünya isteklerimizi temin etmek için her türlü soruna caiz fetvası arayan bir ilim değil, belki her durum ve şartlarda Rabbimize karşı nasıl kulluk edeceğimizi amaçlayan ve bunun yanında hayatımızı rıza-i ilahiyeye göre mutlu kılacak her dönemde Kur'an ve Sünnetin hayata tatbik edilmesini sağlayacak yegane vasıtadır.
Yani Fıkıh, arzuladıklarımızın hepsini caiz kılan değil, belki Kur'an ve Sünnete göre caiz veya değil sonucunu verendir. Tüm bunlar ve daha birçok esbap bizleri, İlmihal tarzından daha geniş, zaman zaman gerekçelerine yer veren ve ülkemizdeki şartlara göre hayatımıza tatbik edilebilecek şekilde fıkıh kitaplarını halka anlatmamızın gerekli olduguna inandırmış ve bunun sonucu olarak elinizdeki bu eseri yazmaya sevk etmiştir.