İrtidad, İslam'ı inanç olarak seçmiş bir kişinin inancını değiştirmesi, bir başka ifadeyle İslâm dininden çıkmasıdır. Klasik kaynaklarda bu inanç değiştirme eylemi bir suç kabul edilmiş ve ceza bağlamında bir yaptırımdan söz edilmiştir. Bu yaptırımın idam olması ve inanç özgürlüğü ile doğrudan irtibatlı olması irtidadı önemli bir konu haline getirmektedir. Ceza her ne kadar Müslümanları ilgilendiriyorgibi gözükse de inanç değiştiren kişinin girmiş olduğu yeni din ve o dinin mensuplarıyla organik bir bağ kurması sebebiyle uluslararası sayılabilecek bir yöne de sahiptir. İnanç ve özgürlüklerle doğrudan bağlantılı olmasına karşın risâlet sürecinde ve onu takip eden fıkhın oluşum ve gelişim dönemlerinde konjonktürün gereği olarak, irtidad cezasının özgürlükleri kısıtladığı şeklinde bir eleştiri hiç dile getirilmemiştir. Doğal olarak irtidad cezası klasik dönem fıkıh kitaplarında inançözgürlüğü ile olan münasebetinden çok cezanın nasıl infaz edileceği, mürted diye kime denileceği, mürtedin mallarının kullanım hakkı, mirasının kime kalacağı, borçlarının ne olacağı ve evliliğinin durumu gibi mali ve sosyal açılardan ele alınmıştır. Cezanın hangi amaçla verildiği, dönem ve şartlara göre farklı yaptırımlara gidilip gidilemeyeceği, kişilerin zorla imanını korumaya teşvik edilmesinin toplumda nifakı artırabileceği gibi önemli konulara hemen hemen hiç değinilmemiştir.toplayarak, kanaatlarımı ve 21. Yüzyıl adına düşündüklerimi,öngörülerimi siz saygıdeğer okuyucularla paylaşmak,tarihe bir not düşmek istedim.