Sevgisiz zekanın bizi küstah yaptığı, sevgisiz adaletin bizi zalim yaptığı, sevgisiz diplomasinin bizi iki yüzlü yaptığı, sevgisiz başarının bizi kirli yaptığı, sevgisiz zenginliğin bizi haris yaptığı, sevgisiz inancın bizi bağnaz yaptığı bir dünyada yaşıyoruz. Peki yeni bir dünya kuramaz mıyız?
Öyle bir dünya ki güçlülerin adil, güçsüzlerin güvenli, ülkelerin barış ve kardeşlik içinde olduğu bir dünya… İnsanların gönül aydınlığı ile aydınlandığı, ruh ve düşünce zenginliğiyle çiçeklenen bir dünya. Mutluluğu da acıyı da paylaşabilenlerin, akrabalıkların, vefakarlıkların hayatımıza yansıdığı bir dünya. Ağlamayı, gülmeyi, çileyi, başarıyı, terslikleri bilen, taşıyan ve gerektiği gibi karşılayan ''ölçü ve denge'' toplumunun dünyası. Nefsiyle, inadıyla, öfkesiyle değil; aklıyla, idealiyle, yüreğiyle düşünenlerin dünyası. Aileyi göz bebeği gibi koruyan olduğu; yaşlıların, hastaların, muhtaçların ilahi emanetler gibi görüldüğü bir dünya. Böyle bir dünyanın hasreti bu kitabı doğurdu.