Şair olmak aşk dolu kocaman bir yürek gerektirir. Öyle bir yürek ki; içinde vatan, millet, din ve devlet sevgisi yığılmış kocaman
sarayları olan, bir vadisinde anne, baba, evlât sevgisi, bir vadisinde her renkten dilden yaştan insan sevgisi, bir ufkunda çiçek, böcek, bir ufkunda sanat ve güzellik sevgisi harmanlanmış uçsuz bucaksız bir âlem. Şairin yüreğinde bütün güzellikler için sınırsız yer vardır ama kin, nefret, haset, kibir, riya için hiç yer yoktur.
Kocaman yürekli şairlerin yürekleri ne yazık ki cam gibidir. En ufak bir darbede tuz buz olur. Çok kırılgan olan şair yüreğinin ilacı
yalnızlıktır. Yüreği kırılan şair kırgınlığını yalnızlık ikliminde unutmaya çalışır ve kaçar, kaçar, kaçar...
Kırgınlıktan yalnızlığa uzanan yolda şairler bazen de hırçınlaşır azgın dalgalara dönüşür, önüne ne gelirse yıkar geçer. Şairler zengin gönüllü insanlardır. Çoğu zaman o azgın fırtına bir bardak çayda veya bir tatlı tebessümde sakinleşir.
Sevdalarım, kırgınlıklarım, fırtınalar ve muhteşem sükûnet...
Dolaştığım vadilerde gönlümden taşan kısa kısa duygular dostlarla paylaşılıyor bu kitapta...