Türkiye'de sol-sosyalist ideolojinin yeşerip serpilmesinde 1961'de kurulan TİP'in yabana atılmayacak bir önemi vardır. 1968'in devrimci hareketlerine söylemsel olarak kanallar açan TİP'in siyaset mesaisi hayli müşkül olmuştur: Linçlere maruz kalınmış, kimi üyeleri yargısız infazlara kurban gitmiş, 12 Mart darbesinde sakıncalı bulunarak tümden kapatılmış, kurucu kadroları cezaevlerine atılmıştır. Dönemin Adalet Partisi ve CHP arasında sıkışmış siyasal atmosferine taze bir soluk katan TİP'in Karadeniz sathındaki örgütlenmesi de türlü zorluklarla şekillenmiştir. Giresun'un Bulancak ilçesinden avukat Şansal Dikmen'in siyasal hayatı, hem I. TİP'in hem de 12 Mart sonrası yeniden örgütlenen II. TİP'in Karadeniz'deki serüvenini, solun büyük umutlarını ve hayal kırıklıklarını, gözler önüne seriyor. Taşra karanlığında iğneyle kuyu kazarak sosyalist siyasetin maya tutması için uğraşan Şansal Dikmen'in hayatı vesilesiyle taşranın siyasal tarihine ışık tutuluyor bu kitapta. Solun tarihine merkezden değil çeperden, yukarıdan değil aşağıdan bakılıyor. Hırçın hizipleşmeler, tahripkâr kırgınlıklar üzerinde değil, dostluklar ve sevinçler üzerinde duruluyor, hatalarsa soğukkanlılıkla masaya yatırılıyor ama her defasında insani olanda ısrar ediliyor. Behice Boran'dan Nihat Sargın'a, Sadun Aren'den Tarık Ziya Ekinci'ye, meşhur Terzi Fikri'den Ziya Yılmaz'a, Hüseyin Cevahir'den Nahit Töre'ye değin pek çok ismin Karadeniz'deki icraatları mercek altına alınıyor, solun Karadeniz'deki hafızası ve deneyimleri Şansal Dikmen'in şahsında gün yüzüne çıkarılıyor.