Bir varmış bir yokmuş. Bir kadın varmış, bir erkek yokmuş. Bir erkek varmış, bir kadın yokmuş. Varmışlarla yokmuşlar arasında hayat akıp gidiyormuş. Bir kadın varmış, bir erkeği sevmiş… Erkeğin kalbi dev gibiymiş. Kadının çeyizi rahminde gizliymiş. Kadın erkeği, erkek kadını sevmeli, her didişmenin sonu sevgiyle bitmeliymiş. Ayı ışığından, güneşi sıcaklığından ayrı düşünmek, kadını erkeksiz, erkeği kadınsız düşünmek yanlışmış… Kadın devi, dev kadını sevmiş. Bu aşkın meyvesi yasak bir elma imiş...
Daha anlatılacaklar varmış… Lakin yazarın kalemi tükenmiş. Bütün mesele kadın ve erkekte birleşmiş. Yazar derdini oyunculara, oyuncular da sizlere söylemiş. Koca bir adam, küçük bir kadın sevmiş. Koca adamın, kocaman bir kalbi varmış. Küçük kadın, kocaman bir adamı, kocaman sevmiş. Kadının kalbi kocamanmış. Asıl olan sevmekmiş. Bize de son noktayı söyleme görevi verilmiş.
(Hepsi birden) Bu mitos burada sona ermiş.
PANDORA'NIN ÇORBASI - İlk Günah
ANLATICI: Poseidon, yazara kızıyor lakin itibarını kendi eliyle batıracağından haberi yok daha. Şimdi efendim, Poseidon, karısına dil döktü, yeminler verdi ama gel gör ki çıkaramadı Medusa'yı aklından. Takıntı yaptı. Lokman hekim bile onun bu derdine çare bulamadı. Hım? Lokman hekimin ne işi mi var o zamanda? Canım, zaman dediğin nedir ki, izafi bir kavram. Uzaysal boyutu olmayan bir süreklilik. Hızlı yaşarsan hızlı akar, yavaş yaşarsan yavaş akar. Poseidon da hızlı yaşayanlardı, hani hızlı çapkın ya kendisi. Onun bu hikâyesi tüm zamanlara yetişti.
MEDUSA'NIN GÖZYAŞLARI - İkinci Günah
*XXII. Direklerarası Seyirci Ödülleri Fiziksel Tiyatro Ödülü
*9. Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri Yılın Oyun Yazar