"Şeytanın bile onu sevip teşvik edecek arkadaşları diğer iblisler vardı. Bense yalnızdım, hiçbir yere ait değildim."
Mary Shelley'nin 1818 yılında kaleme aldığı Frankenstein ya da Modern Prometheus, 19. yüzyılda büyük bir ilerleyişte olan doğa ve evrene dair bilimsel çalışmalara paralel olarak yazılmıştır. Genç ve keşfetmeye arzulu bir bilim insanı olan Victor Frankenstein, uzun denemeler sonucunda ceset parçalarından bir insan yaratmayı başarmıştır. Fakat beklemediği bir biçimde kendince "canavar"a dönüşen bu canlı, yaratıcısı tarafından kaderine terk edilecektir. Bilmediği bir dünyada yalnız başına kalan bu yaratık, sevgi dolu bütün çabalarına insanlardan karşılık göremez ve içindeki kötücül doğa ortaya çıkar. Yaratıcısının dahi terk ettiği bu canlı tamamen yalnızdır.
Felsefi altyapısının yanı sıra barındırdığı gotik ve korku öğeleri ile öncü bilimkurgu romanlarından biri olan Frankenstein, yalnızca İngiliz edebiyatının değil, başarısının yarattığı popülarite sayesinde dünya edebiyatında da değerli bir yer edinmiştir.