"Yaprak biliyor musun 'Babam ve annemle büyüseydim ne olurdu' diye hep merak ettim. Annemden bu kadar nefret eder miydim gene? Fatma Teyze'nin ceviz ağacı, pırıl pırıl günesin altına, sarıyla siyah arası yapraklarını dökmüştü taşlı yola. Babam, kıkırdak bacaklı kadının, kikirik gülüşlü yüzünün yanında, elini kadının kalın beline dolayarak evden çıktı. Koştum babama doğru. Sarıldım. Babam: 'Seni çok seviyorum çok,' dedi sonra öperken yanağımdan, bıyıkları battı diken gibi yüzüme. Yüzüm ıslandı ama bu kez ben elimin tersiyle silmedim. Ağlıyordum, aklıma o anda yüzümü silmek gelmedi. Sonra itti beni babam hafifçe. Sendeledim, ayaklarımın altındaki ıslak sarı yapraklar sebep oldu buna, babam değil. Üstümde de sarı tabanlı siyah yaprak desenli bir elbise vardı. Babamın geleceği zamanlarda hep bunu giyerdim. O gün de baharat kokusunu duyunca giydiğim gibi. O yaprakların üstüne yığılı verdim. Bağıra bağıra içimden yükselen hıçkırıklarımı sokağa sala sala ağladım."