Fütüvvet kavramı, Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim ve Ashâb-ı Kehf'i niteleyen "yiğit, delikanlı" (Ar. فتى) kelimesinden türetilmiş ve "cömertlik, cesaret, gençlik, yiğitlik, mertlik, fedâ" anlamlarını ihtiva eden bir kavramdır. İslâm dünyasında, hem ferdin iç dünyasını hem de toplumsal ilişkilerini belirleyen Kur'an temelli erdemleri öne çıkaran tasavvufî bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Müslüman toplumlarda fütüvvet kurumu, sosyal bir kavram ve tasavvufî bir anlayış olmasının yanı sıra, Ahîlik teşkilatında görüldüğü gibi resmî bir toplumsal ve ekonomik teşkilatlanma biçimi olarak da öne çıkmıştır. Onun temelinde ise "Din, güzel ahlâktır." ilkesinin, gençler ve meslek erbabı başta olmak üzere toplumun bütün katmanlarına kök salması gayesi vardır. Bu bakımdan fütüvvet anlayışı, gençlere, topluma ve özellikle de meslek erbabına sünnet temelli, toplum yararını önceleyen ve fedakârlığa dayalı bir ahlâk anlayışını sunar.
Eşrefoğlu Rûmî (ö. 1469), Fâtih Sultan Mehmed'in müridi olmak için ısrar ettiği, dönemin sadrazamı Mahmud Paşa'nın müridleri arasında bulunduğu, Müzekki'n-nüfûs gibi Anadolu'da 13. yüzyıldan beri gelişen tasavvuf akımının en önemli eserlerinden birinin müellifi olan âlim ve sûfîdir. Onun fütüvvete dair kaleme aldığı bu manzum eser, hem 15. yüzyıl Türkçesinin hem de bu dönemde Anadolu'da kök salan Müslüman toplumunun yoğrulduğu nübüvvet ve Kur'an temelli ahlâk anlayışını yansıtan son derece özgün bir eserdir.