Sizi düşünmeyen birisi için içinizdeki saflığı ve masumluğu boş yere kirletmeyin. Atın gitsin! Geçmişte başımıza gelenlerle hâlâ uğraştığımızı görenler, geçmişimizi hâlâ unutamadığımızı düşünebilir ve size artık unutmanız gerektiğini söyleyebilirler. Bizler o kişilere yalnızca şunu söylemeliyiz: İnsan geçmişiyle uğraşıyorsa bu oraya takıntılı kaldığı anlamına gelmez. Geçmişte yaşadığımız travmayı iyileştireli çok oluyor. Unutalı, anlayalı, kendimizi affedeli çok oluyor. Fakat aynı hataya düşmemek, başkalarına ışık tutmak, konuşamayanların sesi olmak adına, geçmişin susarak silinmeyeceğini kabullenmeliyiz.
Geçmişini susarak silemeyeceğini anlayan biri olarak; konuşmayı, konuları tartışmayı, ilişki koçluğu yaparak anlatmayı seçtim. Bir ilişki uzmanı ve pedagog olarak, geçmişinde yaşadığı travmaları susarak iyileştirmeye çalışan herkese yol göstermeye, umut olmaya çalıştım. Çünkü inanın ki susanların sayısı, konuşanlardan çok daha fazla… Susarak travma atlatıldığı düşüncesi, bize maalesef atalarımızdan hatıra klişelerden biri. Aslında, "Sus ve hayatına devam et!" demenin arkasında: "Etraf Ne Der Örgütü" var. "Karşımdaki ne düşünür?" sorusu hep akıllarda… Korkusu olduğu için susmamızı tercih ediyor insanlar. Travma, tecavüz, dayak, manipülasyon, gasp ya da aşk sandığımız fakat en sonunda kendimizi bir narsistin ellerinde bulduğumuz ilişkiler… Her ne olursa olsun dostlarım, sadece susarak geçmiyor. Bu hayat bizim, yaşadıklarımız yalnızca bizi ilgilendirir. Bırakın da susulacak zamana biz karar verelim.