Geçmişin, geleceğe ışık tutacağını bilenler ve geçmişin yanlışlarını irdeleyerek ders çıkaranlar, geleceğin daha sağlam temeller üzerine kurulmasını sağlayabilirler.Bölügiray bu kitabında, halkımızın belleğinin zayıflığından da yararlanarak geçmişi unutturmaya çalışanlara karşın, 1950'de çoğulcu, katılımcı demokrasiye geçtikten bu yana, bitmek bilmeyen siyasi çekişmelerin ülkede yarattığı gerilimli, bunalımlı ortamın ve siyasi istikrarsızlığın anarşi ve terörü nasıl tetiklediğini ve bunun orduya yansımasını anlatmaktadır.Bölügiray bu bağlamda: Komünizm ve Sovyet Rusya korkusu ile bunun Nazım Hikmet'le ilişkisini; 27 Mayıs'tan, 12 Mart'tan 12 Eylül'e dek uzanan acılı olayları ve darbeli yılları; ABD'nin yıllardır kamuoyunda yarattığı "Çirkin Amerikalı" imgesinde tanık olduklarını; 27 Mayıs 1960'dan bu yana, TSK'da yaşanan çalkantıları, çekişmeleri, ihtirasları ve TSK'da terfi ve atamalardaki olası etkenleri, kendi anılarıyla harmanlayarak gözler önüne sermektedir.Bu kitabıyla Bölügiray, kendi anıları ekseninde, adeta yakın tarihimizde bir gezinti yapmaktadır. Okuyucu bu kitabı okuduğunda, belki de "Geçmişten ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?" diye düşünecektir.