Anadolu toprakları, çok köklü bir kültür mirası bırakmıştır bizlere. Hangi köşeye adımımızı atsak müthiş bir zenginlikle karşı karşıya kalırız ve Anadolu'nun her bir köşesi o muhteşem zenginliği ile bizi başka âlemlere götürür. Giyimiyle, müziğiyle, halk oyunlarıyla, düğünleriyle, cenazeleriyle, yemekleriyle, edebiyatıyla bir bütündür Anadolu. Bu mirası elbet yaşayarak, yaşatabiliriz Müzik, resim, tiyatro, edebiyat gibi sanat dallarının harmanlanmasıyla oluşan sinema, esasında ne büyük tesirler bırakabilir yeni nesillere. Sinemayı sadece bir eğlence aracı olarak görmemeliyiz. Zira bu kitapta değindiğimiz filmleri değerlendirerek söyleyebiliriz ki kültürel mirasımızın en güçlü taşıyıcılarındandır sinema. Sinema, teknik bir buluştur ve mekanik bir eğlencedir. Kolaylıkla bir ülkeye yerleşebilir ve seyirci topluluğuna çabucak seslenip, onları etkiler. Görsel masal, destan veya halk hikâyesi olarak kabul edebileceğimiz bazı filmlerin folklora katkıları da kaçınılmazdır. İşte bu eserde, sinemanın, Türk halk bilimini tanıtımındaki gücü ve halk biliminin sinemayı zenginleştirmesi ele alınmıştır. Böylelikle Orta Asya'dan beri devam eden Türk halk kültürü ile çağımızın en popüler sanatı olan sinemanın güçlü bağı anlatılmıştır.