Tarihsel olarak, uzun bir hikâyenin sahipleri Türkler, 1.Dünya Savaşı ile büyük bir çöküş yaşamışlardı. Geçen yüz yılın başında imparatorluklarını kaybetmiş olsalar bile, küllerinden yeniden doğarak, çöküşten yüz yıl sonra bugün Yeni Türkiye ile yeniden tarih sahnesine dönüşü başarmışlardır. Bugün, G20 üyesi, yaklaşık 750 milyar dolar GSMH'ya ve çoğu şehirli ve meslekli 80 milyon nüfusa ulaşmış genç Türkiye her bakımdan geçmişten çok farklı imkânlara sahiptir.
Bugün Türkiye; gelişmiş insan kaynağı, geldiği sanayileşme düzeyi, sahip olduğu girişimci ruh ve genç nüfusu ile bir yandan tarihsel mirasını geliştirirken, diğer yandan yeni imkânların eşliğinde umut dolu bir geleceğe yürümektedir.
Elinizdeki kitap, İslam öncesi Türk topluluklarının toplumsal özellikleri ve yaşa tarzlarından kalkarak geride bırakılan yaklaşık iki bin yılın hikâyesini dikkatlerinize sunarken, özellikle son yüz elli yılı ve bugünkü Türk toplum yapısını anlayabilmek bakımından meseleleri geniş bir perspektiften ele almaktadır.
Kitap, özellikle modernleşme tarihinin dönüşüm sorunlarını ekonomiden siyasete dikkatinize getirilirken, toplumsal yapıyı değişime zorlayan faktörleri inceliyor, ortaya çıkan yeni toplumsal dinamiklerin altını çiziliyor, toplumsal yapı ve süreçlerin teorik boyutlarını da ihmal etmeden ele alıyor.