Günlerdir her sokağını adım adım geziyor, her binasını uzun uzun seyredip kaldırımlarında oturuyorum. Sığınmadığım gölge, kaldırıp altına bakmadığım taş kalmadı. Aradığım her neyse bulamadım hâlâ, kaybettiğimin ne olduğunu da anımsamıyorum. Analığımın evinin arkasındaki tepeler, onun arkasındaki ova ve daha ötesindeki dağlar binalarla dolmuş. İnsanlar insanlar insanlar...
Yerdeki karıncalara bakıp bakıp saysam sayıya gelmezler derdim küçükken, şimdi de insan kalabalığını hesaplamanın bir yolu var mıdır diye soruyorum kendime.