Olumlu anlamdaki bir geleceğe sesleniş, bir iktidar dilinin seslenişi ya da ütopik bir beklentiye dayanmaz. Bu, bir seferilik halinin dilidir ve belli bir geleneğe dayansa da, gelenek bekçiliği de değildir. Tolstoy'da olduğu gibi İncil'e, Benjamin'deki gibi Tevrat'a veya Kapital'e, Gandi'deki gibi Bhagavad Gita'ya, Şeriati, Kutub...daki gibi Kuran'a veya Garaudy'deki gibi İncil, Kapital ve Kuran'a dayanabilir. Bu tür kök-metinlerin üzerlerine yüklenen anlamlar, farklı istismarlara maruz kalan ideolojiler (İslamcılık, sosyalizm, liberalizm....) olarak da tezahür edebilir. Bir seferilik halinin ifadesi olan bu ideolojik yorumlar, belli bir geleneği eleştirerek buradan kendilerini kökensel başlangıca teyelleyen gelecek çağrıları olarak da temayüz edebilir. Düşünselliğin saf kavramsallığına karşı ideolojiler, "bilgi" ya da "düşünce"yi belli bir tarihsel duruma özgüleştirir ve hatta düşüncenin "saf kavramsallığı'ndan bir iktidar arayışının araçlarına da dönüşebilirler. Dolayısıyla düşünsel arayışları salt siyasal söylemlere, sözgelimi hilafetçilik, Marxizm, neoliberalizm gibi iktidar tutumlarına indirgemek ve araçsallaştırmak, meselenin özündeki derinliği gözden çıkarmak anlamına da gelebilir.
Geleceğe seslenmek, kök-metinlerin belli bir tarihsel hareket hattı üzerinde biçimlendirilen yorumları ve bunlara dayandırılan arayışların tecessümüdür. Bunun en güzide örnekleri Gandi'nin yerellikler ve ulusalcılıklara karşı Müslüman ve Hindu tardan müteşekkil bir Hindistan çağrısı, Ali Şeriati'nin kendisini yerelliğe ve güncel çıkarlara hasretmiş olan bağnazlıklara karşı aşk cagnus Kutub'un yine benzeri tutumları ifade eden cahiliye durumuna karşı öne sürdüğü medenileşme çağrısı veya Aliya'nın madde ve ruh, Doğu ve Bat gibi karşıtlıklardaki kavramsal çatışmalara zorlanan ve parçalanan insanlığa yönelttiği tevhid çağrısı ya da Malcolm X'in Elijah'ın ırkçılığından ezen/ezilen ilişkisine doğru yönelen çağrılarında dile getirilmektedir. Ama bu dile gelişler, anlayışı kıt olan ya da bakışları iktidarsal güc temerküzüne daralmış nadanlar elinde tüm özgünlüklerini ve özgüllüklerini kaybederek salt bir iktidar arayışının araçlarına ve hatta silahlanma da dönüşebilir.