"Her sabah 9'da bir araya gelen memurlar, akşam 6'ya doğru giderek tekleyen ve sonunda durmaya yaklaşan bir tempoyla çalışıyorlar; akşamın serinliği çoğunun seyrelmiş saçlarını havalandırırken, omuzları düşmüş halde evlerinin yolunu tutuyorlardı. Eskimiş bir motorun, büyük bir çarkın dişlileri gibiydiler. Biri olmadan diğerinin dönüşü de sekteye uğruyor, büyük motor aksırmaya başlıyordu." Ölüm ve yaşamın, savaş ve barışın, tutku dolu narinliğin temsili ifadesi; gelincikler... Kimi zaman yasın, tesellinin, kimi zaman da barışın timsali olan gelincikler, farklı öyküler boyu hayatın birer somut figürü oluyor; Ölülerin anısına dikilmiş bu gelincikler, Almula Türedi'nin kaleminde âdeta yeniden diriliyor. Gelinciklerin Ölümü, içsel bir savaşın ne de çok toplumsal yankıları olduğunu buruk bir neşeyle ve mücadeleci bir umutla sunuyor. Toplumsal gerçekçi bir tutumla işlenen kahramanlar eşliğinde mekânın, zamanın ve olayların politik yansımaları karşılıyor bizi bu öykülerde; Türedi, işaret ettiği ânı ve tüm toplumsal değişim süreçlerini kalıcı bir şekilde bugüne taşıyor. Her öykü yaşanmışlıktan besleniyor, her olay ve her kişi fazlasıyla hayatta, kendi müziğini inşa ediyor... Almula Türedi, yılların birikimi olan bu öyküleri ile apaçık ve gerçekçi bir insanlık tragedyası yaratıyor. ...Ve siz Fihrist okuyucularını derin bir yolculuğa çıkarıyor.