Toplumsal ve siyasal koşullara göre farklılaşmakla birlikte tarihin her döneminde gelir, servet ve yoksulluk ile ilgili konular gündemde olmuştur. Gelir da ve servet dağılımındaki adaletsizlikler ile yoksulluk sorunu her dönem için var olsa da toplumların eşitsizliklere verdiği önem, eşitsizliği algılama ve kabul biçimleri farklılaşmaktadır. Kimi kişi ve grupların daha yüksek servet sahibi olmasının "sahip oldukları ayrıcalıklardan" kaynaklandığının düşünüldüğü toplum ve üretim biçimlerinden "sosyal adalet" ve "sosyal eşitlik" konularının tartışıldığı toplumlara geçişi anlamak için ilkel üretim biçimlerinden feodalizme, Sanayi Devrimi'nden Fransız Devrimi'ne, dünya savaşlarından refah toplumu gelişmelerine kadar insanlık tarihini ilgilendiren pek çok konu, olay ve dönüm noktasının ele alınması gerekmektedir. Söz konusu süreçte işçi sınıfının mücadeleleri ve kazanımları -farklı zaman dilimlerine ve ülkelere göre değişmekle birlikte- belirleyici olmuştur. Dolayısıyla sınıfsal bir bakış açısı olmadan gelir, servet ve yoksulluk konularının tam anlamıyla analiz edilebilmesi mümkün değildir. Günümüzde gelir, servet ve yoksulluk konuları ile ilgili akademik çalışmaların giderek arttığını söylemek mümkündür. Literatür incelendiğinde konuyu; üretim faktörleri sahipliğinden yola çıkarak toplumsal sınıflar arasındaki ilişkiler bağlamında ele alan ve sınıfsal bir bakış açısına sahip çalışmalar kadar bir dizi varsayıma dayalı olarak yapılan bir "eşitsizlik analizi" biçiminde kurgulanmış çalışmalar bulunmaktadır. Eşitsizlik, gelir ve servet eşitsizliklerine yönelik olarak yapılan analizlerin bakış açısı söz konusu durumun hangi derecede eşitsiz algılandığına ilişkin bir değer yargısı da içerdiğinden ekonomi politikaları kadar sosyal politikaların da önemi bir konusu olan gelir, servet ve yoksulluk çalışmalarını önemli kılmaktadır.
Kitap genel olarak belli bir bakış açısına bağlı kalmaksızın gelir, servet ve yoksulluk kavramları ile ilgili teorik konuları genel ve bütüncül bir çerçevede ele almaya çalışmaktadır. Bu kapsamda fonksiyonel gelir dağılımı başlığı altında toplumsal sınıflar ve sınıflar arası gelir dağılımına ilişkin bilgiler verilmekte konuyu bu boyutu ile ele alan araştırmacıların kullandıklarıyaklaşımlar ve
ölçüm ile ilgili örnekler sunulmaktadır. Aksiyomatik yaklaşım kapsamında ise gelir eşitsizliklerinin ölçümü ile ilgili olarak yaygın kullanım alanı olan Gini Katsayısı ve Lorenz Eğrisi gibi ölçütler ele alınmaktadır. 2014 yılındaki ilk baskısından bu güne temel tanım ve kavramlarda değişme olmasa da kullanılan verilerde bir güncelleme yapılması gerekli olmuştur. Aradan geçen 7 yıllık zaman diliminde gelir, servet ve yoksullukla bağlantılı verilerde genel eğilimleri köklü bir biçimde değiştirebilecek önemli gelişmelerin yaşanmakta olduğunu düşünmekle birlikte sağlıklı karşılaştırmalar ve analizler yapabilmek için gerekli veri setlerinin tam olarak geliştirildiğini söyleyemeyiz. Örneğin platform işçilerinin kullandıkları bilgisayarlar ve yazılımlar, internet bağlantıları sahipliği ile elde ettikleri gelirlerin analiz edilmesinde emek ve sermayenin payı ile ilgili hangi veri ve göstergelerden yararlanabiliriz? Elde ettiği ücret gelirinin bir kısmı ile "bitcoin" alarak bir anda yüksek kazanç elde eden bir işçinin servet sahibi olmasının (doğru zamanda doğru seçimleri yapamazsa bir anda kazanmış göründüklerini kaybetmesinin) hangi ölçütlerle ele alınması uygun olur gibi sorular yaşanan değişim ve dönüşüm süreci ile akla gelenlerdir. Bunlar gibi yüzlerce sorunun söz konusu olduğu günümüzde yeni teknolojilerin ve dijitalleşmenin sonuçları bağlamında ortaya çıkan yeni ödeme ve yatırım araçları, yaygınlaşan platform çalışma ve giderek esnekleşen çalışma biçimleri, bu gelişmelerin en uç noktasında emek gücünün üretimden dışlanması ile sonuçlanması muhtemel teknolojik yenilikler emek faktörünün üretimden aldığı payı nispi olarak azaltmaktadır. Bu etkiler kimi sektörlerde yapay zekâ ve robotik uygulamalar, nesnelerin interneti gibi uygulamalarla Sanayi 4.0 ana başlığı altında gözlenir olmaya başlamıştır. Tüketicilerin içerik üretimi yoluyla firma çalışanı haline geldiği, ışık hızıyla yaygınlaşan yeni teknolojiler ile işçilerin üretim sürecinin dışına itildiği "post truth" çağında gelir, servet ve yoksulluk kavramlarının da tüm bu gelişmeler ile bağlantılı ele alınarak analiz edilmesi gerekmektedir. Teknoloji boyutunda yaşanan bu gelişmeler kadar COVID-19 pandemisi, Suriye kaynaklı kitlesel göç ve iklimdeğişikliklerine dayalı kitlesel göçler gibi pek çok önemli sorun alanı gelir, servet ve yoksulluk konularıyla kesişmektedir.
Kitap kapsamında yukarıda sıraladığımız sorular ve gelişmelerin analiz edilebilmesi için faydalı olacağı düşünülen temel tanım ve kavramlara yer verilmekte, ek bölümde konunun iktisadi düşünce okulları bağlamında nasıl ele alındığına değinilmektedir. Temel olarak gelir, servet ve yoksulluk konuları literatürde nasıl ele alınmaktadır? Gelir ve gelirle ilgili kavramlar nasıl tanımlanmaktadır? Gelir dağılımı ve gelirin yeniden dağılımı hangi yollarla gerçekleşmektedir? Öncül yoksulluk çalışmaları nelerdir? Yoksulluk türleri nelerdir? Yoksulluğun nedenleri nelerdir? Yoksullukla mücadelede kullanılan yöntem ve araçlar nelerdir? Sorularının cevaplarını bulabileceğiniz bu çalışmanın okuyuculara faydalı olmasını diliyorum.