Köye kadar geniş, derin yatağında akan dere, çıkıştaki köprüden sonra, upuzun, dibi görünmeyen bir çukura düşer. Sesi parçalanır, başkalaşır, bin parça olur. Yorgun argın uzakta kendini toplar, akışına devam eder. Kumunu, taşını köylüler yağmalamıştır. Bu yetmemiş, son yıllarda peş peşe, yan yana kurulan mermer fabrikaları sağ yanını köreltmişlerdir. Köprüye kadar koşarcasına gelen, pınarlardan fışkırmış, insanların, hayvanların kana kana içtiği, çiçek kokulu su, izinsiz yapılmış bu fabrikaların kustuklarıyla zehirleniyor, utancıyla Sakarya nehrine zor kavuşuyordu.