"Georges Simenon, Edgar Allan Poe gibi, Arthur Conan Doyle gibi, Agatha Christie gibi polisiye edebiyatın kurucularından biridir. Polisiye romana sadece Fransızcanın inceliklerini katmakla kalmamış, aynı zamanda psikolojik bir zenginlik de getirmiştir. Bu büyük yazarın ülkemizde yaşadıklarını okumak, kültürümüzün onu nasıl etkilediğini görmek benzersiz bir deneyim." Ahmet Ümit
Georges Simenon, yazarlık kariyerinin henüz başlarında, 1933 yılında Türkiye'yi ziyaret eder. Öncelikli amacı, 1929 yılından beri Büyükada'da sürgün hayatı yaşamakta olan Troçki ile röportaj yapmaktır.
Simenon'un Türkiye macerası, kitapta yer alan bu röportajla sınırlı kalmaz. Türkiye'nin insanlarından, kültüründen çok etkilenen yazar, büyük bir hayranlık duyduğu İstanbul'un gece hayatına da karışır, 'Cumhuriyet'ten daha yaşlı' olan şehrin suç dünyasının izini sürer, Pera'da, Rejans'ta, Eyüp Mezarlığı'nda, Galata'nın arka sokaklarında, Boğaz'da dolaşır; Ankara'yı ziyaret eder, Akdeniz'de yolculuk yapar.
Kendisinde derin izler bırakan Türkiye yolculuğundan geriye, 30'lu yılların Türk toplumunun genel havasını, muazzam gözlemlerle, ayrıntılarla, kesitlerle canlı bir şekilde aktardığı Karşı Penceredeki İnsanlar ve Avrenos'un Müşterileri adlı iki roman, fotoğraflar, öyküler ve röportajlar kalacaktır.
Simenon Türkiye'de, Ahmet Ümit'in önsözüyle, usta yazarın Türkiye metinlerini ve fotoğraflarını bir araya getiriyor.