Geleceğin işaretlerini ve izlerini geçmişteki müzik, sinema ve sanat üzerinden okuyabilen bir otoriteden bahsedeceksek, o otorite Türkiye'de Halil Turhanlı'dan başkası değil. Müzik ve Muhalefet kitabından beri yine aynı kalibrede, aynı yorulmazlık, yılmazlık içinde, bu sefer sinema ve sanatla bir iletişim zinciri oluşturuyor, "dışarıda kalanlar" için, her türlü eşitsizliğe karşı olanlar için. Halkalarını Pasolini'nin, Shirley Clarke, Chris Marker ve Derek Jarman'ın Christian Boltanski ve Sadakichi Hartmann'ın, Gordon Matta-Clark ve Anselm Kiefer'in ve diğerlerinin oluşturduğu bu zincir bizi gerçekliğe ve geleneğe bağlamıyor, bu gerçekliğe karşı çıkışın hayal ettiği bir dünyayı işaret ediyor.
"Sanat varolan dünyaya karşı bir öfke uyandırmalı: politik bir duygu olarak öfke. Ama bununla da yetinmemeli. Bu dünyanın yıkımına yönelik bir arzu da uyandırmalı... Sanat mağduru isyankara, mağdurun ıstıraplarını adil bir dünya umuduna dönüştürür. Varolan dünya bizlere mümkün olan dünyaların en iyisiymiş gibi sunuluyor. Daha da kötüsü, sunulan bu dünya memnuniyetle kabulleniliyor. Sanat bu hoşnutluğa itiraz eder. İtirazını 'bütün zamanların hoşnutsuzları' adına dile getirir."
Gerçekliğe ve Geleneğe Karşı küçük bir kitaba sığabilmiş, sinema ve sanat üzerine geniş bir kütüphane. Bu tek kitaplık kütüphaneye uğramadan bir şeylere karşı olmak zor, uğrayanlarsa artık dünyayı farklı görecek.