İbrahim içeri girdiğinde eşyaların toplanmış olduğunu gördü. Çıplak kalmış kerpiç evi süzdü. Karısının düğünleri için işlediği tablonun izi duvardaydı. Yüreğinde derin bir acı hissetti. Anasının oda kapısı aralıktı. Yaşlı kadın şiltesinde oturmuş tespihini çekiyordu. Sandıklara eşyalar konarken de elini bir şeye sürmemişti. O gelmezse Türkiye'ye nasıl gideceklerdi? Oğluyla eşyaları arabaya yerleştirdi. Başka bir şey kalmış mı, diye etrafı kolaçan etti. Karısı yanına geldi, yılgın bir sesle, "Anan yerinden kıpırdamıyor," dedi.