Kan emiciler her yerde!
John Ajvide Lindqvist'in uluslararası çoksatanı Gir Kanıma, kadim vampir efsanelerinden günümüz insanının sıkışmışlığına uzanan; kan, vahşet ve kara mizahla yoğrulmuş doğaüstü bir polisiye romanı.
Tasarladığı dehşetengiz atmosferin orta yerinde filizlendirdiği tedirgin edici dostluk hikâyesiyle okuru ıssız bir karanlığa çeken yazar, büyümenin getirdiği acıyı hiç büyüyemeyen kan emicilerin bitimsiz hayatları üzerinden anlatıyor.
İki kez beyazperdede kendine yer bulan, yakın geçmişte büyük prodüksiyonlu bir dizi filme de uyarlanan bu kült kitap; zorbalık, taciz ve yalnızlaşma gibi meseleleri aykırı bir yolla ele alarak klasik bir vampir hikâyesinden çok daha fazlasını vadediyor.
Ben yokum, o yüzden kimse bana bir şey yapamaz.
Yıl 1981. Stockholm'ün küçük bir banliyösündeyiz. Havanın dondurucu soğukluğu yetmezmiş gibi gri apartmanlarından çıkmaya erinen çevre sakinlerinin ruhları da âdeta soğuktan buz tutmuş durumda. İnsanlar içlerindeki devasa boşluğa sığınmakla meşgulken yaşadıkları şehrin kaderi ise yeni baştan yazılmak üzere, hem de kanla...
Peşi sıra işlenen korkunç cinayetler yüzünden herkes endişeli, herkes tedirgin. Ve tüm bu sarsıcı olayların ortasında, hayatını değiştirmeyi düşünemeyecek kadar bile ümitsiz bir çocuk var: Oskar. Okulda zorbalığa maruz kalan, kendisine yalnızlıktan ve hayallerden ibaret bir dünya kuran on iki yaşındaki Oskar. Oysa şimdilik farkında değilse de hayatı çok yakında tümden değişecek. Hatta dönüşecek.
Eli sayesinde. On iki yaşındaki Eli sayesinde.
200 yıldır on iki yaşında olan, yeni yan komşusu Eli sayesinde.
Dünya basını tarafından "iyi bir Stephen King romanından farksız" olarak tanımlanan ve ilk kez İsveççe aslından Türkçeleştirilen Gir Kanıma, hacimli yapısına rağmen okuru kendisine bağlamayı başaran çokkatmanlı bir anlatı sunuyor.
John Ajvide Lindqvist düş gücünü cömertçe sergileme fırsatı bulduğu bu ilk kitabında, vampir edebiyatına Kuzey'in soğukluğu ve ıssızlığıyla yepyeni bir yorum getiriyor.
"Bir yanıyla korkunç bir vampir hikâyesi, diğer yanıyla dokunaklı bir dostluk ve kurtuluş öyküsü..." The Guardian