Elif, çocuklarına ve mesleğine aşk ve tutkuyla bağlı, tekdüze bir yaşantısı olan bir anne ve öğretmendir. Hayatın kendisi için hazırladığı kötü sürprizlerden bihaberdir.
Ta Ki O Kabusla Tanışacağı Geceye Dek...
Bundan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Adı şeker olan lakin kendisi hiç de şeker olmayan bu hastalık onun için artık sonu gelmeyen bir çaresizliğin, hiç sönmeyecek olan bir yürek yangınının başlama noktasıdır.
Elif, bu azılı düşmanıyla savaşabilmek için bu hastalık hakkında araştırmalar yapmaya başlar. Bu esnada geçmişten gelen saklı mektuplarla ölümün bile ayıramadığı hazin bir aşka ve insülinin denendiği ilk insan olan Leonard Thompson'ın mucizevi bir o kadar da dramatik hayat öyküsüne tanıklık eder. Hayatın bir oyundan ibaret olduğuna ve bu hayat sahnesinde herkesin kendi hayatının başrolü olduğuna inanan Elif öğretmenin bundan sonraki rolü de değişmiştir. O'nun artık en önemli görevi oğlunun hayatta kalabilmesini sağlamaktır.