Zaman hızla ilerlemekte ve ömür, saniye saniye tükenmektedir. Alınan her nefes ve atılan her adım insanı ölüme daha da yaklaştırmaktadır. Ölümden öteye ise hiçbir telafi yolu yoktur. İnsan için tek telafi yurdu ise dünyadır. Ama şu da bir gerçektir ki bu dünyaya bir kez geliyoruz. Hayatı bir kez yaşıyor, çeşitli olaylarla karşılaşıyor, bu olaylara tepki gösteriyor, bazen bocalıyor, bazen de onları geride bırakıyoruz. İkinci kez dünyaya gelip de geçmişte yaşadığımız hataları telafi edcek ve böylece hatasız, günahsız, huzurlu bir yaşam sürecek imkana sahip değiliz.
Madem insanlar dünyaya bir kez geliyorlar ve bu gelişin başka alternatifi olmayacak, o halde neden gerçek hayatta yaşanan olaylardan ibret almayalım? Kurtuluşu neden fantastik roman kahramanlarında arayalım? Neden hayal ürünü hikayelerle boşa zaman harcayıp gelişen olayları ne idüğü belirsiz yazarların kurgularına bırakalım? Milyonlarca insanın eğlence amaçlı okuduğu fantastik romanlar yerine bilinen, tanınan ve güven duyulan kimselerin başından geçen gerçek olayları okuyup ibret alalım; inanç eserleri konusunda saygı duyulan büyük şahsiyetlerin kalemlerinden çıkan gerçek öyküleri neden okumayalım?