Ben evleri, kapalı sır kutularına benzetirim. Kapıları sokağa, çatıları kapak gibi üzerlerine kapandı mı, içinde neler olur, neler döner, dışarıdakilere çoğunlukla hiç aksetmez. Yaşantılarını dört başı mamur sanıp, imrendiğimiz ne aileler vardır ki, yaşantılarının dışa vuran tarafı ile içeride olup bitenler arasında pek çok şey farklıdır.
Kuşu uçmuş kafesin bir anlamı olur mu?
Kaderimi benzettiğim koca Fırat! Bak yine ortak bir bağlantımız var. Sonunda ikimiz de insanların baskısı ile yolumuzu, yerimizi değiştirdik.
Senin kanun nizam tanımaz coşkunluğunu insan zekası yendi. Keban'daki çevirme tünelleri ile seni de istedikleri yöne çekip çevirmesini başardılar. Senin direnme gücünü de tükettiler. Sen ki tabiatın üstün kuvveti idin. Senin şahlanışına bile gem vurmayı bildiler. Artık coşsan da köpürsen de acizsin. Senin akışına, başı boş gidişine yön vermek için çalışanları bundan sonra mutlu kılacaksın. Yıllar yılı kırıp devirdiklerinin, söküp götürdüklerinin acısını, her geçen günde düzenli akışının getireceği bereketle unutturacaksın. Oysa beni yerimden yurdumdan eden şartlar çok ayrı. Beni küstüren, yıldıran ve göçüren, cahilin baskısı. Gerçek şu ki, hiçbir kuvvet kendinden üstün olana karşı direnemiyor. Direnebilmek için daha kuvvetleneceği anın gelmesini bekleyecek kadar sabırlı olmayı bilmeli.